Tüm yurtta olduğu gibi Sinop’ta da 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı coşkuyla kutlandı.
Sinop’ta İşçi ve Emekçiler Bayramı’nda, 1 Mayıs Tertip Komitesinin çağrısı üzerine Hamsi Yolu mevkisinde Merkez ve ilçelerinden bir araya gelen sendika, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile vatandaşlar, buradan pankartlar ve sloganlarla kutlamanın yapılacağı Uğur Mumcu Meydanı’na kadar yürüdü. Güvenlik nedeniyle polis ekipleri tarafından alanı giren tüm katılımcılar arandı.
Dünya çapında kutlanan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla konuşma yapan Sinop 1 Mayıs Tertip Komitesi Başkanı Musa Uzun, "Hepinizi 1 mayıs tertip komitesi adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz! 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününüz kutlu olsun! Dünyanın ve yurdun neresinde olursa olsun yüreği aydınlık bir gelecek için çarpanlara, emek, barış ve demokrasi için zindanları dolduranlara ve o zor koşullarda dahi emek, barış ve demokrasi için çaba göstermeye, direnmeye devam edenlere emeğin kürsüsünden selam gönderiyoruz. Selam olsun! Çocuklarına onurlu bir gelecek bırakmak için direnenlere! 2025 yılının 1 Mayısına zorlukların, kapitalist barbarlığının saldırılarının ve direnişin arttığı bir zeminde giriyoruz. Tarihin yeni bir kırılma noktasından geçiyoruz. İşçi sınıfı ve ezilenlerin yüzyıllardır verdiği mücadele ile yaratılan temel hak ve özgürlükler birer birer ortadan kaldırılıyor. Kadın ve emek karşıtı politikalar hâkim kılınmak isteniyor. Kapitalizmin aşırı kar hırsı ekolojik yıkımla sonuçlanıyor, savaş ve talan politikalarıyla doğa yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılıyor. Her geçen gün daha fazla işçi, daha fazla emekçi, daha fazla genç, daha fazla kadın, iş güvencesiz, hakları ellerinden alınmış bir şekilde yaşam mücadelesi veriyor. Hukukun üstünlüğü ilkesi, biz emekçilerin sürdürdüğü mücadelenin olmazsa olmazıdır. İşçiler, emekçiler olarak bu ilkeye hep sahip çıktık. Bizler, bütün işlemlerin hukuk ve demokrasi içinde yürütülmesinden yanayız. Öncelikle masumiyet karinesine ve hukuki sürece herkes saygılı olmalıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde, her türlü görüşün, düşüncenin görsel ve yazılı bir şekilde dile getirilmesi ve dağıtılması için gerekli ortam sağlanmalıdır. Basın özgürlüğü demokratik yapının güvencesidir. Uygulanan iktisat politikalarının temelinde insan ve istihdam olmalıdır. Güvenceli ve insan onuruna yaraşır iş koşullarında çalışmak bir ayrıcalık değil, en temel insan hakkıdır. Kadınlar toplumsal yaşamın her alanında yer almalı, şiddetsiz ve güvenli çalışma ortamı sağlanmalı, mobing ve taciz son bulmalıdır. Toplumsal yaşama güçlü bir şekilde katılım, kadınlara karşı uygulanan şiddet döngüsünün kırılmasında büyük rol oynayacaktır. Taşeron sorunu işçi statüsünde, sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkı kapsamında bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Kamuda çalışan taşeron işçiler kadroya alınmalıdır. Staj ve çıraklık mağdurlarının emeklilik sorunları çözülmelidir. Kamu kurumlarındaki geçici işçilik uygulaması, güvencesiz istihdamın bir türüdür. Bu koşullarda çalıştırılan işçiler güvenceli şekilde istihdam edilmelidir. İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları önlenmelidir. Kayıt dışılık ülkemizin uzun soluklu ekonomik sorunlarından biridir ve hala devam etmektedir. Kayıt dışı sorunu çözülmeli, herkes kayıt altına alınmalıdır. Kıdem tazminatı işçiler bakımından vazgeçilmez ve tartışılmaz bir haktır. Buna el uzatılması, ortadan kaldırılması ya da daraltılması yönündeki talepler gündeme dahi getirilmemelidir. Asgari ücret birey değil, aile temelinde hesaplanmalı, insana yakışır geçim şartlarını sağlamalıdır. Çalışma yaşamında da örgütlenmenin önündeki engeller her geçen gün daha da büyüyor. Türkiye'deki emekçilerin karşı karşıya olduğu zorluklar ve sendikal hak ihlallerine askeri darbe dönemlerini aşan grev yasakları, gözaltı ve tutuklamalar ekleniyor. Her geçen gün daha fazla emekçi iş kazalarında hayatını kaybediyor. Bu ülkede işçi cinayetleri, sermayenin “kar”ı için daha fazla can alıyor. İSİG Meclisi verilerine göre 2024 yılında en az 1897 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. ILO verilerine göre işçi cinayetlerinde hala dünyada üçüncü ülke durumundayız. Ülkemizde emekçilerin yoksulluk kıskacında borç batağına sürüklendiğini, çözümü kredi ve borçlanmada aradığını, işsizliğin ise sermaye tarafından emekçilere karşı bir silah gibi kullanıldığını açıkça görüyoruz. Emekliler ise adeta ölüme mahkûm ediliyor! Milyonlarca emekli bırakalım yoksulluğu açlık sınırının dahi altında koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Ama yok öyle enseyi karartmak. Artık korku duvarları birer birer yıkılıyor. Direniş umudu büyütüyor, karanlık perdeyi param parça ediyor. Ülkemizin dört bir tarafında sadece biz işçiler, emekçiler değil; öğrencilerden gazetecilere, kadınlardan sendikacılara kadar her kesim, bu bozuk düzene karşı savaş veriyor. Ülkemizin tüm alanlarında eşitlik, özgürlük sloganları yükseliyor. Gençlik kendi geleceğini inşa etmek istiyor. Kadınlar eril tahakküm prangalarını yerle bir ediyor. Emekçiler ve halklarımız geleceklerine kendileri karar vermek, siyasetin ve ekonominin aktif öznesi olmak istiyor. Anayasal haklarını, temel hak ve özgürlüklerini kullanmak istiyor. Bunun da yolu birlikte ve ortak mücadele etmektir! Emeğin sömürülmediği, Herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin ve gelirinin olduğu, Sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alındığı, Tüm emeklilere insanca yaşamaya yetecek bir aylık verildiği, Kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı haksızlığa uğramadığı, Kadınları aile içinde tanımlayan, bedenine ve emeğine saldıran politikaların son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı, İstanbul Sözleşmesinin feshinin iptal edildiği, 190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalandığı, Eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu, Halk iradesinin yok sayılmadığı, Çocuklarımızın okula aç gitmediği, MESEM projesi adı altında çocuk işçi haline getirilmediği, ÇEDES projesiyle laik ve bilimsel eğitimden mahrum bırakılmadığı, Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülkeyi birlikte ve ortak mücadeleyi büyüterek kuracağız. Biliyoruz ki, barışın ve demokrasinin teminatı ve yaratıcısı bütün değerleri yaratan emekçiler, yani bizleriz. Bugün, 1 Mayıs meydanlarında bir kez daha haykırıyoruz; Bilimden yana, aydınlık bir gelecek için umut yine bizleriz! Emeğin birliği, halkların kardeşliği için, bizi bölmeyi, parçalamayı hedef alan oyunları boşa çıkaracağız. Barışın egemen olduğu, eşitlik ve özgürlük temelinde halkların ve emekçilerin bir arada yaşadığı bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğiz." dedi.
Konuşmaların ardından katılımcılar çalınan müzikler eşliğinde eğlendi.