Sinop’ta 11-17 Kasım Erozyonla Mücadele Haftası etkinlikleri kapsamında, “Toprağa Saygı Yürüyüşü” düzenlendi.

TEMA Vakfı Sinop İl Temsilciliği tarafından, erozyon ve iklim krizine dikkat çekmek amacıyla Uğur Mumcu Meydanı’nda düzenlenen “Toprağa Saygı Yürüyüşü ”‘ne CHP Sinop İl Başkanı Av. Aykut Cem Yalçınkaya, TEMA Vakfı Sinop İl Temsilciliği üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Etkinlikte konuşma yapan TEMA Vakfı Sinop İl Temsilcisi Özgür Cebeci, “Toprak Yoksa Su, Su Yoksa Gıda Yok” sloganıyla toprağın su, gıda ve iklim ile arasındaki kopmaz bağa dikkat çektiklerini söyledi. Cebeci, dünyada her saniye 42 kamyon dolusu verimli toprağın erozyonla kaybolduğunu belirterek, bu kaybın yalnızca doğanın değil, yaşamın da kaybı anlamına geldiğini ifade etti.

Cebeci, TEMA Vakfı olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında toprağı korumanın ve erozyonla mücadele çalışmalarının önemine dikkat çekmek amacıyla etkinlikler düzenlediklerini belirtti. Geçtiğimiz hafta 18-21 Kasım tarihleri arasında ilköğretim okulu öğrencilerine “Toprak” üzerine eğitim sunumları yaptıklarını ve önümüzdeki hafta da bu çalışmaların devam edeceğini söyledi. Bugün ise Uğur Mumcu Meydanı’nda stant çalışması yaptıklarını ve gelenekselleşmiş olan “Toprağa Saygı Yürüyüşü” ile farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini aktardı.

SİNOP BELEDİYE BAŞKANI GÜRBÜZ’ÜN MAKAM ARACI DOMUZ SÜRÜSÜNE ÇARPTI
SİNOP BELEDİYE BAŞKANI GÜRBÜZ’ÜN MAKAM ARACI DOMUZ SÜRÜSÜNE ÇARPTI
İçeriği Görüntüle

Cebeci, erozyon sebebiyle Türkiye’de her 16 yılda 1 santimetre toprağın kaybedildiğini ve bu 1 santimetrenin oluşması için 500 yıl gerektiğini belirtti. Toprağın yalnızca tarım için değil, suyun döngüsü, gıdanın sürekliliği ve iklim dengesi için de hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Cebeci, “Toprağı korumak demek, yaşamın devamını güvence altına almak demektir. Toprağa sahip çıkmazsak yarının suyunu, gıdasını ve yaşamını kaybedeceğiz” dedi.

Cebeci, erozyonun toprağın en verimli üst kısmını yok ettiğini, bunun tarımda ürün kayıplarını yüzde 50’ye kadar artırdığını, toprağın su tutma kapasitesini azalttığını ve kuraklığı derinleştirdiğini söyledi. Dünya genelinde toprakların yüzde 33’ü bozulmuş durumda olup, böyle devam ederse 2050 yılına gelindiğinde bu oranın yüzde 90’lara ulaşacağını aktardı.

Erozyonla tarımsal üretim verimliliği azaldıkça kimyasal gübre, zirai pestisit ve aşırı sulama ile dengelemeye çalışıldığını belirten Cebeci, bunun toprak ekosistemine zarar verdiğini ifade etti. Kimyasal gübreler, herbisit ve fungisitler toprağa zarar verirken, aşırı sulama sonucunda dereler, nehirler ve göllerin kuruduğunu söyledi.

Cebeci, insan kaynaklı iklim değişikliğinin yağış düzenlerini bozduğunu ve toprakların her geçen yıl daha fazla kuruduğunu, toprak sağlığının azaldığını ifade etti. Ülkemiz topraklarının yüzde 5,5’ine denk gelen Konya büyüklüğünde bir alanın son 30 yılda kurak bir iklime sahip olduğunu kaydetti.

Topraklarını kaybeden, su varlıkları azalan ve her geçen gün ısınan bir dünyada gıda üretiminin azalmasının kaçınılmaz olduğunu belirten Cebeci, buna karşın nüfus artışıyla gıdaya olan talebin de büyüdüğünü söyledi. 2050 yılına gelindiğinde gıdaya olan ihtiyacın yüzde 50 artacağını belirterek, çözümün merkezinde toprağın bulunduğunu vurguladı.

Cebeci, toprağın karbonu depolayarak iklim krizinin etkilerini azalttığını, yağışların büyük bölümünü toprakta biriktirdiğini ve pınarları, akarsuları besleyerek ihtiyaç duyulan suyu sağladığını söyledi.

Sinop’ta gerçekleşmesi planlanan Boyabat Ardıç ve Kovaçayır köylerindeki 3 maden sahası, 1 işleme tesisi ve 2 atık depolama havuzunun tarım, mera ve orman alanlarını asitleşmeye ve ağır metal kirliliğine maruz bırakacağını aktaran Cebeci, Gökırmak Nehri ve Kızılırmak Su Havzası’nı tehdit ederek ülkesel su ve gıda güvenliğini tehlikeye atacağını ifade etti. Boyabat, Durağan, Bafra Ovaları ve Kızılırmak kuş deltalarının risk altında olduğunu söyledi.

Cebeci, “Toprağın üstü altından daha değerlidir. Erozyonla mücadele, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasında kritik rol oynuyor. Sağlıklı topraklar, artan verimle birlikte bereketi de büyütecektir. Daha yaşanabilir bir gelecek için toprağın gıda, su ve iklim ile arasındaki bağı doğru anlamak ve bu bağı güçlendirmek zorundayız” dedi.

Konuşmaların ardından katılımcılar, Uğur Mumcu Meydanı’ndan Aşıklar Caddesi’ne kadar yürüyerek farkındalık oluşturdu.

Muhabir: Mustafa Usta