Eski Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, Sinop’un tarihi ve kültürel mirasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Tosun, Sinop’un bir Türk şehri ve Selçuklu serhat şehri olduğunu belirterek, "Sinop bir Türk şehridir, Selçuklu serhat şehridir. Sinop, Türklerin denize açıldığı bir kapıdır. Doğal limanı ve stratejik önemiyle tarih boyunca önemli olmuştur. Dün donanma ve NATO üssü, bugün ise füze denemelerine ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda turizm açısından da büyük bir potansiyele sahiptir." dedi.
Tosun, Alaaddin Camii’nin 1214 yılında fethedildiğini ve Selçuklu mühürlerini taşıdığını vurguladı. Camii ve çevresindeki külliyenin, hamam, türbe ve Pervane Medresesi ile bütünleştiğini belirten Tosun, "Alaaddin Camii 1214 fethin sembolü ve Selçuklu mührüdür. Bir külliye özelliklerini taşır. Kruvaziyer turistler buraya gösterdikleri ilgiyi hiçbir tarihi mekana göstermezler. Cezaevini ziyaret eden bir Kruvaziyer turist göremezsiniz. Dark turizmi, korku turizmi derler. Alaaddin caminin sağında hamam, solunda Yeşil türbe bulunur. Sakarya Caddesi’nden baktığımızda hamam ve türbenin caminin mihrabından belirli bir mesafede geri çekildiğini görürsünüz. Burada mihraba saygı ve bir hesap var. 1000 yıldır Sinoplular cenazelerini hamam tarafından sokar ve türbe tarafından çıkartırlar; bu bir gelenektir. Bütün cenazeler oraya gelir. Geniş avludan helalleşme ve uğurlama yapılır. Arkasında Bilim Yuvası, yanı Pervane Medresesi vardır. Bu Pervane Medresesi, beylikler dönemi ilk Türk medresesidir. Yanı, medeniyetimizin sağda hamamla başladığını, temizlikle devam ettiğini, sondaki türbenin de hayatın sonunu anlattığını gösterir. Geniş avlu, insanların meşveretle yönetime katılımı ve sosyal hayatını simgeler. İşte Kruvaziyer turistler bunu sahada görüyor ve fotoğraflarını çekiyor. Eskiden Sinop'un pazaryeri, bu cami çevresiydi ve canlı ticareti vardı. Sinop'un, Sinoplu'nun hayatında bu külliye önemli bir yer tutar. Bu mekanları içselleştirmişler." ifadelerinde bulundu.
Pervane Medresesi’nin Kuran kursu olarak değil, beylikler döneminin ilk Türk medresesi ve üniversite olarak inşa edildiğini kaydeden Tosun, "Pervane Medresesi Kuran kursu olarak yapılmamıştır; üniversite olarak yapılmıştır. Bu tarihi yapı bir dönem müze olarak kullanılmıştır, kısa bir dönemde Kuran kursu olarak işlev gördü. Plan itibarıyla Kuran kursuna uygun değildir; küçük odaları sınıf işlevi görmez. Sinop'ta bildiğim birçok Kuran kursu vardır; ihtiyaç duyulduğunda yenisi de yapılır." ifadelerine yer verdi.
2004 yılında Turizm Çarşısı olarak kullanılan mekânın hukuki statüsünün eksik olduğunu hatırlatan Tosun, "2004 yılında göreve başladığımda burası Turizm Çarşısı idi; fakat hukuki bir statüsü yoktu. İşletmeciler kira vermeden oturuyorlar; işgalci gibi. Kira sözleşmeleri yoktu. Büyük olan mekanda Erol Derici’ye aitti. Müze açılışına gelen bakanımız bu çarşıyı gezdi, çarşıya destek verdi ve temizlik görevlileri atadı. Orada ticari faaliyet yapan arkadaşlar bilir. Yine onların çarşıdan çıkarılması gündeme gelmiş, ‘işgalciler’ diye. Vakıflar Bölge Müdürü ile 2005 yılında sözleşmeleri yapıldı ve Turizm lojmanlarında Turizm Çarşısı olarak yerini aldı. Zaman zaman buradaki esnafın çıkartılması gündeme geliyor. Eğer tarihi özelliğine zarar verici bir faaliyet veya kira ödememek, sözleşmeye uymama gibi bir durum varsa Vakıflar çıkartabilir; bunda bir sorun olmaz. Biz büyük mekanı ilçelerimizin (Boyabat, Durağan, Ayancık gibi el sanatları gelişmiş) el sanatlarının parlama ve irtibat noktası ve aynı zamanda Turizm Ofisi olarak kullanıyorduk. Çarşının düzenini sağlamak şartıyla Kültür ve Turizmin idari bir ofisi vardı. Ben ayrıldıktan sonra yine böyle bir çıkartma yaygarası oldu; bizim ofis çıkarıldı ve müftülüğe tahsis edildi. Müftülük hiç kullanmadı, ya da ben bilmiyorum; şimdiki fonksiyonu ne onu da bilmiyorum." diye konuştu.
Tosun, Türkiye genelinde benzer tarihi yapıların turizm çarşısı olarak kullanıldığını hatırlatarak, "Türkiye'nin birçok yerinde benzer tarihi yapılar, turizm amaçlı çarşı olarak kullanılıyor. Örnek: Komşumuz Kastamonu Nasrullah Camii; Kurtuluş Savaşı'nda Mehmet Akif’in hutbe okuduğu Kuvayı Milliye Camii yanında benzer mekan Turizm Çarşısı. Adana Yağ Camii, Edirne Selimiye gibi birçok örnek benzer yapılar Turizm Çarşısıdır. Turizm, kültürün pazarlanması değil mi? Külliyeyi gezen turistler, o çarşıda soluklanıyor, dinleniyor, alışveriş yapıyor; bunlar turizm için teşvik ediliyor. Peki, bize ne oluyor?" şeklinde konuştu.
Tosun, siyasi tartışmalara dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: "Dün başında gördüm; CHP'li bir grup, belediye başkanı, dernek ve medrese esnafı boy gösteriyor, ‘kapattırmayız’ diyor. Bu olmadı işte, siyasi kavga girerse bundan esnaf zarar görür. Çoğu öğrencim, ‘İktidar, muhalefet ve yönetim bir araya geleceğiz, fayda ve zararını, nedenlerini konuşacağız.’ diyor. Ben bu mekanın turizm amacının dışında kullanılmasının doğru olamayacağını düşünüyorum. Bu çarşı dışında bir işe de yaramaz. Sahadayım, doğru yanlış onu da bilmiyorum; duyumlar… Burası iktidar yanlısı dernek veya vakıflara verilecekse, eğer öyleyse çok yanlış yaparsınız. Bunun halkta karşılığı olmaz; kötü bir örnek olursunuz. İktidar değişince başkaları da aynı şeyi yapar. Yanlış kapı açmış olursunuz; vebale kalırsınız. Bir misafirimiz geldiğinde, ilk getirdiğimiz yer medrese olmalı; teşvik edelim, geliştirelim. O çarşının gelişmesinde emeğimiz var, siz de daha fazla geliştirin."