Sinoplu İş İnsanı Fehmi Öztürk, “50 Milyon Dolarlık dolandırıcılıkla karşı karşıya kaldığım yetmezmiş gibi, yine aynı kişiler tarafından şahsım ve ailem ölümle tehdit edildiği bir sürecin içerisindeyim. Bu ülkenin bir vatandaşı ve aynı zamanda iş insanı olarak benim ve ailemin can güvenliği ortadan kalkmıştır. Yüce devletimin yasalarına, hukukuna güvencim tam olduğunu bilsem de görülen o ki hem malım hem de canımın güvenliği tehlike altındadır” Dedi.
Basın toplantısı düzenleyerek yaşadığı sürece dair sesini ilgili yerlere ulaştırmak isteyen iş adamı Fehmi Öztürk Sinoplu İş İnsanı Fehmi Öztürk; “Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan, vergisini veren ve ülkemin nizam ve kaidelerine uyarak hem kendisine hem de bu memlekete hizmet eden bir iş insanı, bir aile babası Fehmi Öztürk olarak sizlere sesleniyorum. Vatanım topraklarında belirli kişi ya da kişiler, organize suç örgütü tarafından kurulan komplolarla yaklaşık 50 Milyon Dolarlık dolandırıcılıkla karşı karşıya kaldığım yetmezmiş gibi, yine aynı kişiler tarafından şahsım ve ailem ölümle tehdit edildiği bir sürecin içerisindeyim. Bu ülkenin bir vatandaşı ve aynı zamanda iş insanı olarak benim ve ailemin can güvenliği ortadan kalkmıştır. Yüce devletimin yasalarına, hukukuna güvencim tam olduğunu bilsem de görülen o ki; hem malım hem de canımın güvenliği tehlike altındadır. Bir İş İnsanı olarak bugün benim başıma gelenler yarın kimin ya da kimlerin başına gelecek? Bilmiyorum ancak bildiğim bazı gerçekleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarafıma 2014 yılında organize suç örgütü tarafından başlatılan kumpas oyunlarının bu günkü geldiği nokta benim ve ailemin can güvenliğinin kalmamasıyla devam etmektedir. Bir evlat, eş, anne, baba düşününüz ki; babasının, eşinin, evladının ne zaman öldürüleceği düşünerek yaşasın. “Vatanım” dediğiniz, “Yuvam” dediğiniz toprağınızda böyle yaşamanın ne demek olduğunu ancak çeken ve yaşayan bilir. Sizleri konunun ayırtılarına girerek sıkmayacağım ancak önemli bazı noktaları bilmenizi istiyorum. Alın terim ile kazandığım yaklaşık 50 Milyon dolarlık birikimimi; evrakta sahtecilik, tehdit ve cebir kullanarak elimden alınmaya çalışan bir organize suç örgütü var. Bunu belgeleriyle kanıtladım. Televizyonlarda demeçler verdim. Bu konu ile ilgili onlarca yazılar yazıldı, çizildi ancak yüce devletim, yüce adalet ‘Senin derdin ne’ diye bir kez olsun sormadı. Açtığım davalar bilinçli olarak yavaşlatılıyor. İçerisinde üst düzey siyasetçilerin olduğu, savcılara, hakimlere çeşitli yollarla nüfus edilerek olayların üstü kapatılmaya çalışılıyor. Durum o kadar vahim ki; bu dosyalarla ilgili hakkında işlem yapılan yargı mensupları dahi bulunmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanım, İçişleri Bakanımız ve Adalet Bakanımıza, “Can güvenliği olmayan bir vatandaş” olarak seslenmek istiyorum. Ben bu ülkenin vatandaşıyım, bir iş insanıyım. Benim ve ailemin can güvenliği yok. Malımıza, canımıza kastedenler, şu an ellerini kollarını sallayarak gezerken biz aile olarak söz konusu organize suç örgütü tarafından ne zaman öldürüleceğiz? Can güvenliği kaygısıyla beş kez koruma talep ettik ama uygun görülmedi. Dosyalarım ile ilgili görülen mahkemede tanıklık etmek isteyen bir kişi mahkeme günü, duruşmaya giremeden silahlı saldırı ile öldürüldü. Beni ve ailemi öldürmek için tutulan tetikçi, yine azmettirici kişi tarafından öldürüldü. Yani bu olaylarda şu ana kadar ben ve oğlum darp edilirken, iki de cinayet meydana geldi. Üçüncü cinayet kurbanı ben miyim? Yoksa ailem mi? Bari siz bana bunu söyleyiniz? Tarafıma yapılan kumpas olayları içerisinde cinayete azmettirmekten yargılanan ve beni öldürtmek için tetikçi tutanlarla kol kola gezenler TBMM’de üst düzey ziyaret yaparak plaket veriyor. Bu fotoğraflarla dosyalarım üzerinde baskı kurmaya alışılıyor. Dosyalarım Sümen altı edilmeye çalışılıyor. Bu konuda hakkında görevi kötüye kullanmaktan hakkında yasal işlem başlatılan yargı mensupları dahi oldu. Yaklaşık yedi yıldır sesimin duyulmasını bekliyorum. Çalmadığım kapı kalmadı. Çalmaya çalıştığım bazı kapılar da tamamen kapalıydı. Düşünebiliyor musunuz? Sesim duyulsun diye siyasete bile girmek zorunda kaldım. Her ne yaptıysam sesimi duyması gerekenlere duyuramadım. Kıymetli kamuoyu Bundan sonraki süreçte iki şey olacak Yüce devletim, yüce yargım, can güvenliği olmayan vatandaşının sesini duyacak ve Anayasa'mızın ilgili maddesinde belirtilen “Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahiptir.” Denilen hakkım yerine getirilecek. Bugün benim başıma gelenlere göz yumulacak, sessiz kalınacak, görmezden gelinecek ve siyaseti kalkan olarak kullanarak, vatandaşın malına, canıma göz diken, bu yolda hiç düşünmeden cinayetler işleyen organize çete ve örgütlere cesaret verilecek. Bugün ya da yarın başıma ne gelecek bilmiyorum ancak benim ve ailemin can güvenliği olmadığını biliyorum. Bugün benim başıma gelenlerin yarın kimin ya da kimlerin başına gelecek? Bilmiyorum ancak yüce devletim, yüce yargımız buna “Dur” demez ise, daha çok iş insanının can ve mal güvenliği elden gidecek. Bunu biliyorum. Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak canımı, malımı devletime emanet ettim. Benim, ailemin can ve mal güvenliğinin tehlikede olduğunu ilan ettim. Bunları belgeleriyle kanıtladım. Bundan sonrası için de yüce devletime ve yüce yargımıza ilk günkü gibi güvenmekten başka da diyeceğim yoktur.” İfadelerine yer verdi.
SİNOPLU İŞ İNSANI FEHMİ ÖZTÜRK; “HEM MALIM HEM DE CANIMIN GÜVENLİĞİ TEHLİKE ALTINDADIR”
Yorumlar